EngelsizlerHaber

Asr-ı Saadet ve Osmanlı Döneminde Engelliler

HABER

Özel gereksinimli (engelli) bireylere yönelik çalışmalar, her dönemde önem ve hassasiyetiyle taşımaktadır. Bugün köşemizde, Milli Eğitimde 24. yılını tamamlayan Eğitimci Yasin Alan Hocamızın ‘Bugünkü seküler dünyada merhameti gönlünden hiç eksik etmeyen, toplumsal konulara duyarlı insanlara her zamankinden daha fazla toplumun ihtiyacı vardır…’ şeklinde başlayan, ‘Asr-ı Saadet ve Osmanlı Döneminde Engelliler’ başlıklı yazısını paylaşmak istedik. Değerli Yasin hocamıza, konuyla ilgili Prof. Dr. Cevdet Erdöl ve Dr. Muhammed Ali Asar’ın bilgilerinden yararlanarak, kaleme aldığı yazısı ve engelli bireyler için gösterdiği özverili çalışmalar için bir kez daha teşekkür ediyoruz;

MODERN DÜNYANIN ÖZEL İNSANLARI 
 “Modern dünyanın özel insanlarıdır engelliler. Çünkü onların dünyası çok farklıdır. Onlar Allahu Teala'nın kendilerine vermiş olduğu bu özel/seçilmiş kul  olmaları dolayısıyla hayatı daha duygusal yorumlamışlardır. Bu özel kişiler söylemlerinde ve eylemlerinde samimiyeti daima ön planda tutmuşlardır. Dünya hayatı diğer insanlara göre  onları biraz daha  fazla yorar, buna rağmen hayata gülümseyerek bakabilmiştir bu özel insanlar. Çünkü onlar bu dünyada çekilen her türlü çile, hüzün, hastalık, sıkıntı günahların affına vesile olduğunu gönüllerinde ve zihinlerinde idrak etmiş kişilerdir. Yani hayatın med-cezirlerini, ahiret kazancı olarak telakki etmişlerdir. Onlar engelliliği kahır değil de lütuf olarak idrak etmişlerdir. Bendeniz de halk arasında tavuk karası, tıp literatüründe retinitis pigmentosa hastalığı olarak ifade edilen görme hastalığına sahip  mesleğinde 24. yılını ifa etmekte olan görme engelli bir öğretmenim. Günümüzde engellilerle ilgili yapılan çalışmaların daha da yaygınlaştırılması ve bu yapılan çalışmalara ilham kaynağı olabilmesi için insanlığın en mükemmel devri olan Asrı Saadet iklimi ve Süleymaniye gibi abide bir eserin yapımında dahi kıyamette karıncanın bile hakkını alabileceğini  düşünerek, mahlûkatın hakkına azami derecede riayet eden padişahların yetiştiği Osmanlı'dan misaller vererek, bu yazıyı kaleme almak istedim. Çünkü gerek Asr-ı Saadet'te, gerekse cihana yön veren Osmanlı Devleti'ndemedeniyetin merkezinde her daim insan vardı. Halka hizmet Hakk'a hizmettir prensibi düstur edilmişti.”
         ASR-I SAADET DEVRİNDE ENGELLİLER
   “İnsanlık âleminin gelmiş ve gelebilecek devirleri içerisinde en mutlu, en huzurlu, en medeni devriydi Asr-ı Saâdet. Çünkü bu devirde sadece insan değil hayvanat/hayvanlar ve nebatat/bitkiler bile en huzurlu dönemini yaşıyordu. Çünkü kâinatı peygamberlerin seyyidi, mahlûkatın en şereflisi Efendimiz sellallahu aleyhi ve sellem hazretlerimiz mevcudiyeti ile şereflendirmişti. Efendimiz (s.a.v.) terbiyesini Allahu Teâlâ'dan almıştı ve şöyle buyurmuştu: “Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne güzel yaptı". Bir başka hadisinde ise Efendimiz  (s.a.v.) "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" diyordu. Bu güzel ahlakın zirvesinde olan efendimizin (s.a.v.) rahle-i tedrisinden geçen sahabeler de insanlıkta zirveleşmiş, adeta kutup yıldızı mesafesinde idiler.  Bu devirde engelli kardeşlerimiz de huzurun tuğyan/taştığı  ettiği bu iklimden alabildiğince nasipleniyorlardı. Efendimiz (s.a.v.) hazretleri bırakın engelli kardeşlerimize engelini ima ederek kötü söz söylemeyi, bir ağacın dallarından aşırı derece silkelenmesini ya da bir devenin üzerinde iki kişinin deveyi kürsü olarak kullanıp sohbet etmelerini dahi hayvana eziyet addederek yasaklıyordu. Asr-ı Saâdet’tei Allah'ın mahlukatına karşı şefkatle bakılıyordu. İnsanlık adeta merhamet de zirve yapmıştı. Çünkü ashab-ı kiram efendilerimiz, insanlığının medar-ı iftiharı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'den merhamet talimi alıyordu  Efendimiz (s.a.v.) diyordu ki; "Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.”

“Şimdi Asrı Saâdet döneminde engelli kardeşlerimizle ilgili birkaç misali zikredelim:
Efendimiz hiçbir zaman görme engelliye kör, işitme engelli kişilere sağır, bedensel engellilere topal diye hitap ederek, insanoğlunun onurunu rencide  edecek ifade kullanmamıştır ve bu şekilde ifade etmeyi de men etmiştir. Bir gün  Hz. Aişe validemiz, Efendimiz’in  (s.a.v.) in diğer zevcesi olan Hz.Safiye validemiz için kısa boylu kadın ifadesini kullanmıştı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) : "Ey Ayşe bu söz denize değse denizi bozar" ifadesini kullanmıştır. Yine Efendimiz  (s.a.v.) bir amaya yanlış yol göstermek ya da amayı yoldan çıkarmak gibi  yanlış davranışları da lanetliler arasında saymıştır.”

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.