EngelsizlerHaber

Görme engeline rağmen Türkiye üçüncüsü: Murat Ayan’ın azim dolu hikâyesi

HABER

Nevşehir’de düzenlenen Paratırmanış Türkiye Şampiyonası’na ilk kez katılan 53 yaşındaki görme engelli sporcu Murat Ayan, azmi ve inancıyla herkese örnek oldu. “Engel değil, engelleyenler var” diyen Ayan’ın hayat mücadelesi ilham veriyor.

Geçtiğimiz hafta sonu Nevşehir’de “Paratırmanış Türkiye Şampiyonası” yapıldı. Hakem olarak katıldığım yarışlarda; engelli yarışmacıların birbirleriyle nasıl kıyasıya mücadele ettiklerine, hayata tutunma yolu olarak gördükleri bu sporu nasıl severek yaptıklarına şahit oldum. Öğle arası yarışmaya ara verildiğinde, görme engelliler branşında Türkiye üçüncüsü olma başarısını gösteren 53 yaşındaki sporcu Murat Ayan ile söyleşi yapma imkânı buldum. Azmin ve iradenin önünde hiçbir kuvvetin duramayacağının canlı bir kanıtı olan Murat Ayan ile yaptığım bu söyleşiyi ilgiyle okuyacaksınız.

Murat Çoküreten: Sizi tanıyabilir miyiz?

Murat Ayan:  İlk orta ve lise öğrenimimi Burdur’da tamamladıktan sonra, Selçuk Üniversitesi mühendislik mimarlık fakültesi jeoloji mühendisliği bölümünü kazandım. 1994 yılında jeoloji mühendisi olarak mezun oldum.

 O sıralar görme engeliniz var mıydı?

 Hayır yoktu. Hatta üniversiteyi bitirdikten sonra futbol hakemliği kursunu da başarıyla tamamladım. Düşünün 1995 yılından itibaren beş yılı profesyonel liglerde olmak üzere on yıl süreyle faal futbol hakemliği yaptım.

Hakemlik yaptığınız dönemde mesleğiniz olan Jeoloji mühendisliğini de sürdürebildiniz mi?

Tabi ki… 1999 Marmara depreminden sonra imar yönetmeliğindeki değişikliklerden sonra kendi özel şirketimi kurdum.

Peki görme engeliniz nasıl ne zaman oluştu?

Çalışmalarımı sürdürürken; bir zemin etüdü esnasında, zeminde deney yapmamızı sağlayan şahmerdan denilen deney aleti dört buçuk metre yüksekliğindeki sondaj kulesinden koparak başıma düştü.

Çok üzücü bir kaza yaşamışsınız.

 Maalesef öyle…Bu şahmerdan denilen aletin ağırlığının 63 buçuk kilo olduğunu düşündüğünüzde olayın boyutunu daha iyi anlayabilirsiniz. Beni hemen hastaneye kaldırdılar. Kafama 18 tane dikiş atıp eve yolladılar. O gece asla uyumamam gerektiğini söylediler.  Neyse efendim, bu olaydan sonra zamanla görme yetimi kaybetmeye başladım.

 28 yaşındayken geçirdiğim bu kazadan önce hem mühendislik yapıyor hem de hakemliğe devam ediyordum. Görmem azalmaya başlayınca futbol hakemliğini bırakmak zorunda kaldım. O sıralar benim için; “Üst klasman hakemi olmaya aday, geleceği parlak bir hakem, “yorumları yapılıyordu.

 Göz rahatsızlığım kısa sürede ilerledi. Bu koşullarda mühendislik de yapamaz olmuştum. Çaresizce mühendislik firmasını kapattım. Babam ve kardeşimle birlikte Burdur’un en eski lokantalarından birinin işletmeciliğini yapmaya başladım. Lokantacılık zaten aile mesleğimizdi.

Bu üzücü kaza spordan kopmanıza neden olmadı mı?

 Hayır spordan hiçbir zaman kopmadım. Spora 11 yaşındayken başlamıştım. O dönemde fiziki olarak yaşıtlarıma göre oldukça kuvvetli olmamdan dolayı bölge antrenörü benim ısrarla uzun mesafe koşucusu olmamı istiyordu. Ancak o zamanlar: “Bu atletizm nedir? Tek başına her gün çok affedersiniz dolap beygiri gibi bir sahanın etrafında dön babam dönüyorsun. Böyle spor mu olur?” diye düşündüm ve atletizmi bırakıp futbola devam ettim. Üniversitenin futbol takımında ve Konya ikinci amatör ligde bir takımda oynadım. Üniversiteyi bitirdikten sonra da hakemliğe başladım. Bir dönem Türkiye faal futbol hakemleri ve gözlemcileri derneği başkanlığı yaptım. Yani sporla bu kadar iç içeyken “gözlerim görmemeye başladı diye” sporu bırakmak bana yakışmazdı.

 Bu gözlerle hasbelkader arkadaşlarımın arasında halı sahalarda futbol oynamaya devam ettim. Sonra lokantadaki işlerim dolayasıyla bir süre spor yapmadım. Ama 2020 yılında atletizm ile yeniden spora başladım. Sonrasında Kırıkkale ‘de faaliyet gösteren “Ruhi Şen Görme Engelliler Spor Kulübü’nün” lisanslı sporcusu oldum.

 Bu kulüp hangi dallarda faaliyet gösteriyordu?

Birçok dalda faaliyet gösteriyor. İlerleyen yaşıma rağmen, futsal, satranç, yüzme ve atletizm branşlarında lisans çıkarttım.

Engelli bir sporcu olarak dört farklı branşta spor yapmanız gerçekten büyük başarı…

 Teşekkür ederim. Ama şöyle bir durum da var: Ben yarışmalara “Büyük Erkekler” kategorisinde katılıyorum. Rakip olarak karşıma 20 -22 yaşlarındaki genç çocukları çıkarıyorlar. Amacım onlarla yarışmak veya onları geçmek değil tabi ki… Amacım; genç sporcuların engelleri dolayısıyla hayattan kopmamalarını ve sportif faaliyetlere katılmalarını sağlamak, onlara örnek olabilmek.  Amacıma ulaştığımı düşünüyorum. Zira hangi turnuvaya gidersem gideyim ilgi hep benim üzerimde oluyor. “Bu adam, bu yaşta göremediği halde spor yapıyorsa, biz neden yapmayalım?” diye düşünüyorlar.

 Peki spor tırmanış branşıyla nasıl tanıştınız?

 Birkaç ay öncesine kadar tırmanma sporunun sadece doğada yapıldığını zannediyordum.  Kısa bir süre önce TRT’de yayınlanan bir spor programında; “Muş’ta engelliler tırmanma yarışları” yapıldığını duydum. Merak içindeydim. O sıralar, Ruhi Şen Görme Engelliler Spor Kulübü’nden, “Isparta Görme Engelliler Spor Kulübü’ne” transfer olmuştum. Çünkü Isparta bana çok daha yakındı.

 Bir jeolog olarak dağda taşta yürümeyi severim. Doğa ile mücadeledir çünkü bu…Doğada aradığımız maden, su ve benzeri maddeleri bulma mücadelesidir. Dağcılık ve tırmanma da insanın kendi kendini yenebilme savaşıdır. Hem bu yüzden hem de mesleğimden dolayı bu spor ilgimi çekti. Kulübüm de Türkiye şampiyonasına katılınca hiç düşünmeden yarışlarda yer almaya karar verdim. 

Nevşehir’de hayatınızda ilk kez duvara tırmandınız ve görme engelliler kategorisinde Türkiye üçüncüsü oldunuz. Bu başarı size neler hissettirdi?

 Evet spor tırmanış branşında yarışmaya ilk defa katıldım. Daha önce tırmanış duvarına temas bile etmemiştim. Bir de bu şampiyonadan hemen önce Sivas’ta yapılan futsal turnuvasına katılmış ve orada sakatlık yaşamıştım. Bu sakatlık olmasaydı Türkiye şampiyonasında altın madalya dahi alabilirdim. Üçüncülük de beni çok mutlu etti. Sizin aracılığınızla bundan sonraki yarışmalar için mücadelemi sürdüreceğime söz veriyorum.

 Yarışmalara nasıl hazırlanıyorsunuz?

 Her gün 1 saat, bazen 1 saatten de fazla koşuyorum. 10 kilometreyi 1 saatin altında koşabiliyorum. 2023 yılında Konya’da düzenlenen yarışmalarda 1500 ve 3000 metre kategorilerinde 14 yarışmacı arasında beşinci oldum. Orada yaş olarak ilk dörde girenlerden 10-15 yaş daha büyüktüm. Yani sürekli, idman yapmasam bu başarıları elde edemezdim.

 Ayrıca ben Yeşilay gönüllüsü bir kişiyim. Alkol ve sigara kullanmam.  Her yıl Nisan ayında düzenlenen etkinliklerde atletizm branşında müsabakalara katılırım. Ayrıca Kızılay’ın gönüllü kan bağışçısıyım. Şu ana kadar Kızılay’a 58 defa kan bağışladım. Ömrüm vefa ettiği, sağlığım yerinde olduğu sürece de bağışlarıma devam edeceğim. Bütün bunları niye söylüyorum? Hani sordunuz ya “yarışmalara nasıl hazırlanıyorsunuz?” diye işte böyle, her gün koşarak, yarışmalara katılarak ve kan bağışlayarak hazırlanıyorum. 

Son olarak görme engellilere iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

 İnanın görmemek benim için bir engel değil. Kendimle ve hayatla barışık olmak, sporun içinde olmak yaşam kalitemin artmasını sağlıyor. Şu da bir gerçek ki görme yetiniz azaldıkça diğer hisleriniz artıyor. Mesela ben 28 yaşına kadar görme problemi olmayan bir kişiydim. Hayatımın son 25 yılını görme engelli olarak sürdürüyorum. İnanın görme engelli oluşumdan sonra işitme duyum çok gelişti.  Kulaklarım çok daha iyi duymaya başladı. “Olup bitenleri artık kulaklarımla görmeye başladım” desem yalan olmaz. Bu nedenle herhangi bir engeli olanlar hayata küsmesinler. Yani hayat devam ediyor. Hayata küsmemek gerek, hayatı dolu dolu yaşamak, sevmek ve paylaşmak gerek. Ben düğüne gider oynarım, cenazeye gider ağlarım. Bu günler tekrar geriye gelmeyecek, günü gününde yaşamak gerek.

Ha bir de şunu söylemek istiyorum. Maalesef ülkemizde “engel olan” kişi sayısı, “engelli kişi” sayısından fazla… Engel olanlar sağlıklı insanlar, herhangi bir engelleri yok ama bizim için en büyük engel onlar…

Murat Ayan’ı son kez gördüğümde yarışlar sona ermiş, fonda “Ankara’nın Bağları” türküsü çalıyordu. Hakemler, rota yapıcılar ve diğer görevliler üç gün süren yarışmanın stresini atmak için dans pistine çevirdikleri salonun ortasında oynuyorlardı. Aralarında o da vardı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.