"Kaynaştırma eğitimi" adı altında engelli öğrencilerin devlet okullarında eğitim görmeye başlamasının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçti. Ancak bu süreçte görünen tablo, engelli öğrencilerin ve engelli öğretmenlerin eğitim süreçlerinde ciddi aksaklıklar yaşandığını açıkça ortaya koyuyor.
Görüştüğümüz birçok öğrenci, ders kitaplarının hâlâ kendilerine ulaşmadığını belirtiyor. Okullar tarafından sağlanması gereken akıllı tablet ve yardımcı teknolojik cihazların ise ya hiç verilmediği ya da büyük gecikmelerle temin edildiği gözlemleniyor. Engelli öğrenciler, öğrenim süreçlerinde ihtiyaç duydukları araç ve gereçlerden mahrum bırakıldıkları için eğitim hakkını eşit ve etkin biçimde kullanamıyorlar.
Benzer bir durum engelli öğretmenler için de geçerli. Seminer dönemlerinde tüm öğretmenlere verilmesi gereken araç gereçlerin, engelli öğretmenlere Kasım ayına gelinmesine rağmen hâlâ teslim edilmediği tespit edilmiştir. Bu hem eğitimde eşitlik ilkesine hem de çalışma hakkına açık bir aykırılıktır.
Sendikaların ise bu konuda kayda değer bir çalışma yürütmediğini ne öğrencilerin ne de engelli öğretmenlerin yaşadığı sorunları görünür kılacak raporlar hazırlamadığını görmekteyiz. Oysa sendikaların, alan öğretmenleri ve eğitim bileşenleriyle birlikte derhal ihtiyaç tespit raporları hazırlaması ve Milli Eğitim Bakanlığı'na sunması gerekmektedir.
Eğitimde kaynaştırma sadece "aynı binada bulunmak" değildir.
Eğitimcilerin engelli öğrencilerin ihtiyaçlarını anlaması, iletişim kurabilmesi ve pedagojik yaklaşımlar geliştirebilmesi gerekir. Bu nedenle:
- Tüm öğretmenlere seminer dönemlerinde engelli bireylerle iletişim eğitimi
- İşitme engelliler için işaret dili eğitiminin zorunlu hale getirilmesi
- Görme engelliler için bütüncül erişilebilirlik farkındalığı eğitimi verilmesi kaçınılmazdır.
Okullardaki idarelerin bu süreçte pasif kaldığı, uyum sorunlarının çözümü konusunda yeterli çaba göstermediği de açıktır. Engelli öğrencilerin uyum sorunları, onların "kişisel sorunu" değildir; bu, eğitim kurumlarının çözmekle yükümlü olduğu kamusal bir sorumluluktur.
Bugün Avrupa standartlarına göre bütçenin %83'ü personel giderlerine ayrılırken, geri kalan %17'lik kısmın ne kadarının engelli öğrenciler ve engelli öğretmenlerin araç gereç ihtiyaçlarına ayrıldığı konusunda kamuoyuna açık, net ve şeffaf bir bilgi bulunmamaktadır. Soruyoruz:
2026 bütçesi içinde engelli eğitimine ayrılan pay ne kadardır?
Bu pay belirlenirken engelli öğretmenlerin ve öğrencilerin gerçek ihtiyaçları dikkate alınmış mıdır?
Yapılan çalışmaların hangileri hayata geçirilmiştir, hangileri kâğıt üzerinde kalmıştır?
Bu nedenle;
- Milli Eğitim Bakanlığı'na,
- Öğretmen sendikalarına,
- Engelli dernek ve federasyonlarına çağrımızdır:
Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu öğretmenler bizim öğretmenlerimiz. Eğitim hakkı ertelenemez, eksik verilemez.
Engelli öğrencilerin ve öğretmenlerin araç gereç ihtiyaçları zamanında, eksiksiz ve standartlara uygun şekilde karşılanmalıdır. Geciken her gün, bir öğrenci için kaybedilmiş bir öğrenme hakkıdır.