Zihinsel engelli çocuklara yapılan kan donduran çürük diş deneyi!

20'nci yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirilen bazı deneyler, yalnızca ilginç ve tuhaf olarak adlandırılmakla kalmıyor aynı zamanda 'etik dışı' olmasıyla göze çarpıyor. Sosyal sınıflar ve tabakalaşmaya göre bu deneyler genellikle ailesi olmayan, ekonomik gücü olmayan ve en önemlisi zihinsel engeli bulunan kişileri hedef almıştı. Tarihin büyük bölümünde, zihinsel engelli kişiler tedavi edilmek yerine tamamen dışlandı, ihmal edildi ve istismara maruz kaldı. Çoğunlukla 'en fazla sebzelerden biraz daha akıllı' görülen zihinsel engelli insanlar akıl tutulması yaşatacak deneylerde kullanıldı.

Vipeholm Enstitüsü

Vipeholm Enstitüsü

İsveç'in Lund kentinin hemen dışında bulunan Vipeholm Enstitüsü de bu deneylere ortaklık eden yerlerden biriydi. 1935'te temelleri atılan ve  'ileri derecede zihinsel ve gelişimsel engelleri' olan kişilerin barındırılacağı bir yer olarak tasarlanan bu yerde hastalara uygulanan muamele dehşet vericiydi. Hastalar, yaramazlık yaparsa buz banyosuna sokuluyor, çoğu zaman yataklarına bağlı kalıyor ve aşağılanıyorlardı.

Vipeholm Enstitüsü çürük diş deneyi

Vipeholm Enstitüsü çürük diş deneyi

DİŞ ÇÜRÜKLERİNİ ARAŞTIRMAK İÇİN HASTALARI KULLANDILAR

1940'lı yıllarda İsveç'te araştırmacılar, toplumdaki yüksek diş çürüğü oranlarına neyin sebep olduğunu bulmaya çalışırken gözünü bu enstitüye dikti. İsveç hükümeti bu önemli sağlık sorununu çözmek için araştırmalarını sürdürürken henüz şeker ile diş çürüğü arasındaki bağlantı kesin olarak kurulmamıştı. Bazı uzmanlar çürüklerin hastalık veya diğer beslenme faktörlerinden kaynaklandığı kanısına varmıştı.

İsveç Vipeholm Enstitüsü

İsveç Vipeholm Enstitüsü

1945 yılına gelindiğinde İsveç'teki hükümet, şeker ile diş çürüğü arasındaki bağlantıyı test etmek için bir dizi deney başlattı ve bu deneyleri Vipeholm Enstitüsü'nde yapmaya karar verdi. İlk 2 yıl boyunca deneklere A, C ve D vitaminleri ve florür tabletleri içeren düşük nişastalı bir diyet verildi. Diyet kapsamında öğün aralarında atıştırma yapılmasına izin verilmedi ve diş sağlıkları doktorlar tarafından yakından takip edildi. Bu iki yılın sonunda katılımcıların yüzde 78'inde herhangi bir yeni çürük gelişmedi. Daha sonra ikinci aşamaya geçtiler ve araştırmacılar diyetlere şeker ekledi. 

O dönemde bir İsveçlinin tükettiği şekerin tam 2 katını hastaların diyetlerine ekleyen doktorlar, denek gruplarını 3'e ayırdı. İlk gruba yemekleriyle birlikte yapışkan ekmek yani tatlı çörekler gibi yiyecekler verildi. İkinci grup ise şekeri içecek olarak tüketti. Üçüncü gruba her öğün arasında çikolata, şekerleme ve karamel gibi yapışkan şekerler verildi. İlk 2 grubun dişlerinde herhangi bir problem oluşmazken 3'ncü gruptaki çocukların dişleri simsiyah oldu ve acılar içinde kıvrandı. Araştırmacılar 'düşük işlevli' gördükleri çocukların dişlerini tedavi de etmedi.  Araştırmacılar, inceledikleri çocuklara yıllar sürecek bir acı bıraktı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner78

banner79