Engelli öğrenciler üzerinden devleti dolandırmışlar: ‘İmzalamayana ekmek yok’

Kurumlar aldığı ödeneklere bu yıl yüzde 60 zam aldı. Ama bu öğretmenlerin maaşlarına yansıtılmıyor. Aylıkları asgari ücrete sabitleniyor. Haklarını aramak istediklerindeyse kurumların yönetecilerinin olduğu ‘Whatsapp gruplarında hedef alınıyorlar.’

Öğretmenler, gelmeyen öğrenciler için ‘geldi’ diye yazılması için bile baskı uygulandığını anlattı. Çünkü kurumlar gelen öğrenci sayısı üzerinden ödenek alıyor. ‘Devleti dolandırmak amacıyla kurulan bu baskıya’ direnen öğretmenlerse ‘işten çıkarılmakla’ tehdit edildi.

Bu durumu yetkililerin de bildiğini söyleyen bir öğretmen Diken’e konuştu: “Maalesef bunu yapmayan öğretmen yoktu.”

Bu usulsüzlüğü yapan kurumlar, devletten iki kat daha fazla ödenek almış.

Fotoğraf: AA

Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde görme, işitme, zihinsel, bedensel engelli bireylerle konuşma ve özel öğrenme güçlüğü çekenler, otizm spektrum bozukluğu ve down sendromlu bireylere 12 ay boyunca eğitim veriliyor.

Bu kurumlar Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı özel işletmeler. Devlet her ay sonunda bu kurumlara özel ödenek yatırıyor. Öğrenciler için eğitimler ücretsiz.

Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın 2021-2022 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre Türkiye’de toplamda 3 bin 118 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi var. Bu merkezlerde  471 bin 378 özel gereksinimli bireye 32 bin 11 öğretmen eğitim veriyor. Yardımcı personellerle birlikte kurumlarda toplamda 40 bin kişi çalışıyor.

Öğretmenlere baskıyla imza

Diken’e konuşan öğretmenler artık bu kurumların ‘eğitim amacının dışına çıkıldığını ve ticaret merkezi haline geldiğini’ düşünüyor.

Öğretmenlere göre bu kurumlardan, sırf devletten daha fazla para alabilmek için gelmeyen öğrencileri bile ‘geldi’ olarak gösterenler var. Bunun için de öğretmenlere “Öğrenci sınıftaymış gibi imza atacaksınız” diye mobing uygulanıyor.

Haber boyunca ‘Ahmet’ adıyla yer vereceğimiz bir öğretmen, sektördeki işleyişe dair konuştu.

Ahmet, öğretmenlere uygulanan baskıyı şöyle anlattı: “Maalesef bunu yapmayan öğretmen yoktu. ‘Buna imza atmıyorum’ diyen öğretmen ekmek bulamaz. Severek yapmadık hiçbirimiz, başka şansımız yoktu. Bu durumu devlet de biliyor.”

Ahmet’in anlattıklarını devletin resmi kayıtları da doğruluyor.

Kamera takılınca ödenek yarı yarıya düştü

Bakanlık tarafından 2016’da 2 bin 105 özel eğitim ve rehabilitasyon merkezine 2 milyar 165 milyon 518 bin 222 TL ödendi. 2017’de 2 bin 239 merkeze 2 milyar 506 milyon 20 bin 643 TL aktarıldı. 2018’de de 2 bin 576 merkeze 2 milyar 830 milyon 445 bin 441 TL ödendi.

“Gelmeyen öğrenciler, geldi yazılıyor” şikayetleri üzerine bakanlık 2018 sonunda merkezlere kamera sistemi getirdi. Kaç öğrencinin gelip gelmediği yüz tanıma sistemiyle tespit edili.

Böylece 2019’da devletin kasasından özel kurumlar gönderilen para 1 milyar 894 milyon 627 bin 408 TL’ye kadar düştü. Diğer yıllara kıyasla kurum sayısı artmasına rağmen yaklaşık 1 milyar daha az para ödendi.

Ama bu sadece pandemiye kadar devam edebilmiş. Ahmet ‘pandemiyle beraber yine baskıyla derslere katılmayan öğrencilerin, derslere katılmış olarak gösterildiğini’ söyledi.

Patronlardan ‘mobing’ mesaisi

Kurumlarda çalışan öğretmenlerin çoğunun maaşlarıysa asgari ücretin altında. ‘Özellikle ilçelerde bu daha yaygın.’ Ahmet şöyle devam etti: “Asgari ücretten gösterip maaşları primleri düşük yatırıyorlar. Bir öğretmen hakkını aradığı zaman Whatsapp’tan yazıyorlar ‘Felanca öğretmen hak arıyor mobing uyglayalım’ diye. Whatsapp gruplarında bizim aleyhimize bir şekilde birlik ve beraberliği sağladıkları için istediklerin yaptırma konusunda ortak kararlar alıp bunu uyguluyorlardı. Örneğin maaş konusunda ‘Şu kadar maaşın üstünde vermeyelim’ diye kararlaştırıyorlardı. ‘Tıpış tıpış gelip çalışacaklar. Mecburlar’ diyorlar. İşten ayrılırken de ‘Tazminat isterlerse haberdar olalım bir başkası da alıp çalıştırmasın. Zamanından önce ayrılan olursa çalıştırmayalım, referans vermeyelim’ gibi karalar alıp uyguluyorlar.”

‘Damı akan sobalı bir evde oturuyorum’

Kadrolu olanlar 12 bin TL’ye kadar maaş alıyor. Kadrosuz olanlar, yani kamuda değil de özel kurumlarda çalışanlar 6 bin TL maaş alıyor.

6 bin lirayla geçinemediğini söyleyen Ahmet istifa edip TIR şoförlüğüne başladı: “6 bin liraya ben nasıl geçineyim? Kiralar ortada. Bunun yemesi içmesi de var. Kombili petekli bir ev tutamadım zaten. Damı akan sobalı bir evde oturuyorum.”

Ahmet’le konuştuğumuz sırada ailesinden uzakta, başka bir şehirdeydi: “Ekmek için başka bir şehre gidip geliyorum mecburen.”

İzinlerini de istedikleri gibi kullanamıyorlar

Sadece ödenen ücret değil, Ahmet izin süreçlerinde de sorun yaşadıklarını anlattı: “Kamuda çalışan kadrolu arkadaşlar haftada 30 saat çalışıyor. Biz 40 saat çalışıyorduk. Onların üç ay yaz tatilleri ve iki hafta ara tatilleri var. Biz de bunların hiç biri yok. Bizde 15 gün yıllık izin var. Onu da kendileri istediği gibi kullandırıyorlar. Bayram tatillerine denk getiriyorlar. Biz istediğimiz gibi kullanamıyoruz.”

‘Özel kurumlar vergi kaçırıyor’

Özel eğitim kurumlarına bu yıl yüzde 60 zam yapıldı. Ama bu öğretmenlerin ücretlerine yansımıyor. Öğretmenlerin maaşları tamamen kurumların insiyatifinde.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği’nin bununla ilgili açıklaması şöyle: “Birçok kurum çalışanının maaşını asgari ücret gösterip hem devletimizden vergi kaçırmakta hem de çalışanların primlerini Sosyal Güvenlik Kurumu’na eksik yatırmaktadır. Bunca fedakarlığımızın maddi ve manevi karşılığını ne devletimizden ne de çalıştığımız kurumlardan görmemekteyiz. Personel bu usulsüzlüğe, mobbinge maruz kalmamak,evine ekmek götürebilmek, ailesini geçindirebilmek ve işsiz kalacağım korkusuyla karşı çıkamamaktadır. Sorun ödeneklerin artışı değil özlük hakları ve öğrencilerin hakettiği eğitim sistemidir. Devletin belirlediği asgari ücret, özel sektörde çalışan lisans mezunu öğretmenler ve eğitimciler için çoğu işveren tarafından ne yazık ki maaş  olarak belirlenmiştir.”

Sektördeki mobbing ve ‘güvensiz’ çalışma ortamı eğitimciler sektör değiştiriyor. Bu durum özel gereksinimli bireylerin eğitimlerine de yansıyor.

Öğretmenler taban maaşlarının kamudaki meslektaşlarıyla aynı olmasını da istiyor. Aynı zamanda bu kurumlarda çalışanlarının sözleşmelerinin MEB ile yapılmasını talep ediyor: “Böylece hasta olduğumuzda SGK’dan hak ettiğimiz ücreti tam alacağız. İşsiz kaldığımızda hakkımız tam ödenmiş olacak. Emekli olduğumuzda hakettiğimiz maaş verilecek.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner78

banner79